4 Kasım 2009 Çarşamba

yedi




Ne güzel saattir yedi;
İstanbul'a inmek için,
sevgiliye
iner
gibi.
Sabah yedi ve İstanbul henüz uyanamamış;
mahzun, masum, mahmur...
yedi cücelerin uykucusu gibi...
Sabah ereksiyonu kadar; anarşist,doğal, karşı konulmaz;
yedi büyük günah gibi...
Bir o kadar ıssız, yalnız, tenha;
yedi uyuyanların mağarası gibi...
Acele et on dakikamız var sevgili...
Yalnız on,
ama yedi(veren) gibi.
Birazdan güvercinlerin de karınları acıkacak,
guruldayacaklar,
senin karnın gibi...
Ve sokak köpekleri kavga edip hırıldayacaklar bir kuru ekmek için,
insanlar gibi...
Kahvaltıdan önce,
dinlerken gurultularında ve hırıltılarında; uyanışını,
aslında bensiz her sabah gibi,
ne güzeldir İstanbul,
hele gözünü sevgiline açmışsan
ve saat yedi,
7, harika gibi...

Hiç yorum yok: