başarısız bir organ nakli gibi
şehir kusuyordu beni
rengi solmuş sararmış
başaklar içinde savrulan
yalnız bir korkuluk gibi
herkes kendi evreninde yaşar
kimse anlayamaz seni,
senin kadar, senin gibi
yalnızlık tek gerçeğidir yaşamın
senin başkalarını anlayamadığın kadar
başka acıları çekemediğin gibi
kimi koruyorsun?
kimden?
neden?
cesurmuş gibi sanki
korkularını giyinmiş üstüne
korkuluk
oysa
hayattan korkmak tek başınadır
korktuğun aslında ölmek değil
sanki yaşamakmış gibi
kusuyordu şehir küsürlerini
küstüğü, başarısız bir organ nakliydi sanki
Herkes, her gün en azından küçük bir şarkı duymalı , iyi bir şiir okumalı , hoş bir resim görmeli ve eğer mümkünse bir kaç mantıklı kelime söyleyebilmelidir. Goethe
şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
5 Aralık 2010 Pazar
1 Ekim 2010 Cuma
uyku öncesi
Gitmeden çıkar bedenini
Sen kalmalısın sadece
Giyinmek için beni
Hindiçine gitsen bulurum şayet
Kollarını bırakırsan sevgili
Bırak da
Aşkın açılmış kollarında
Sabaha karşı açmış bir çiçek sanki
Ensemde nefesin
Kollarından bir dünyada
Öylece
Uyuyabileyim seni
Sen kalmalısın sadece
Giyinmek için beni
Hindiçine gitsen bulurum şayet
Kollarını bırakırsan sevgili
Bırak da
Aşkın açılmış kollarında
Sabaha karşı açmış bir çiçek sanki
Ensemde nefesin
Kollarından bir dünyada
Öylece
Uyuyabileyim seni
25 Ağustos 2010 Çarşamba
Mırıltı Makamı

Kelimeler akarken farklı dilde zamanlara
Gözlerine öykünen mavimsi gecenin loş ışığında
Sanki, etrafta oynayan iki kedinin bitmeyen baharında
Onlar da oynaştılarsa kedi yavruları gibi aralarında
Tarçın kokulu demli caz kıvamında
Sevinçten ve sevişten ağlar tüm pınarlar
İki yavru kedinin bitmez notaları
Mırıltı makamında
1 Ağustos 2010 Pazar
dileyiş
dilin neler söyleyecek sevgili?
neyin tadı ucundaki?
hangi bakla?
hangi akla?
hangi?
bir ucundan diğerine
kaç fersahtır sözlerin?
bana sorma
bakışlarım lal
sözcüklerim ama
tüm efendi görünen şapkalı harflere inat
kalbim sus
pus
yapabilirsen
bu puslu cümleyi
uzat
dilini
dile gel
dile
dileğimi
neyin tadı ucundaki?
hangi bakla?
hangi akla?
hangi?
bir ucundan diğerine
kaç fersahtır sözlerin?
bana sorma
bakışlarım lal
sözcüklerim ama
tüm efendi görünen şapkalı harflere inat
kalbim sus
pus
yapabilirsen
bu puslu cümleyi
uzat
dilini
dile gel
dile
dileğimi
24 Temmuz 2010 Cumartesi
kökler
büyürken
geri dönmem sandığın
köklerin huzuna inince
aldığın
an'ılarla köpürmüş
bir fincan kahve
balkonda annenin sardunyaları
eski odanda bulduğun kitaplar
gizli saklı içilen sigaralar
mutfakta sigara börekleri
kızartılan, sohbetler
çay deminde ana kucağı
sofra tadında baba ocağı
kardeş yanı...
büyürken
verdiğin yapraklar
açtığın çiçekler
köklerindir toprağın altında
karanlığının aydınlığı
gölgen gibi
hemen ardında
her adımda
farketmeden
bir damarın atışı gibi
durmaksızın sayıkladığı
geri dönmem sandığın
köklerin huzuna inince
aldığın
an'ılarla köpürmüş
bir fincan kahve
balkonda annenin sardunyaları
eski odanda bulduğun kitaplar
gizli saklı içilen sigaralar
mutfakta sigara börekleri
kızartılan, sohbetler
çay deminde ana kucağı
sofra tadında baba ocağı
kardeş yanı...
büyürken
verdiğin yapraklar
açtığın çiçekler
köklerindir toprağın altında
karanlığının aydınlığı
gölgen gibi
hemen ardında
her adımda
farketmeden
bir damarın atışı gibi
durmaksızın sayıkladığı
19 Temmuz 2010 Pazartesi
yalnız
yalnızlık var mı biraz usta?
çok değil
yeter
kendime kadar olsa
telefon çalmasa
kapı açılmasa
pencereden bakılmasa
hele şu sıcaklarda
Usta ordan bol buzlu bir yalnızlık doldursana…
kendimle konuşasım bile yok
düşünceler durmuş akmıyorlar
akreple yelkovan sanki küs
birbirlerine bakmıyorlar
ne saatin pili takılsa
ne düşüncelerin kilidi açılsa
yalnız
sessizlik
Ustam, tiktaksız bir yalnızlık şarkısı çalsana…
komşum Necla teyze geliyor kapıya
kek yapmış bana
kapının önünde
elim uzanmıyor kapı koluna
dönüyorum parmaklarımın ucunda
kedim sarı gözleriyle bakıyor bana
yanına yatıyorum
yalnız kalmak istiyorum diyorum ona
kafasını koyuyor avucuma
yumuyor gözlerini
anlamış gibi söylediğimi
dalıyor uykuya
yap a yalnız kalıyorum odada
yalnızlığın sessizliğini dinlerken şurda
usta, yalnızlıkla ilgili bir masal anlatsana…
yalnızlık lazım bu yalnız akşamlarda
o kadar sek bir yalnızlık olmalı ki
sadece ben olsun dünya
aşkları aldatmamış
dostları terk etmemiş
hatta döllenmemiş
bir yumurta gibi ana rahminde
kısacık bir an yalnız kalıp
sonra yok olsa
Ustam, şurdan bir kişilik yalnızlık uzatsana…
çok değil
yeter
kendime kadar olsa
telefon çalmasa
kapı açılmasa
pencereden bakılmasa
hele şu sıcaklarda
Usta ordan bol buzlu bir yalnızlık doldursana…
kendimle konuşasım bile yok
düşünceler durmuş akmıyorlar
akreple yelkovan sanki küs
birbirlerine bakmıyorlar
ne saatin pili takılsa
ne düşüncelerin kilidi açılsa
yalnız
sessizlik
Ustam, tiktaksız bir yalnızlık şarkısı çalsana…
komşum Necla teyze geliyor kapıya
kek yapmış bana
kapının önünde
elim uzanmıyor kapı koluna
dönüyorum parmaklarımın ucunda
kedim sarı gözleriyle bakıyor bana
yanına yatıyorum
yalnız kalmak istiyorum diyorum ona
kafasını koyuyor avucuma
yumuyor gözlerini
anlamış gibi söylediğimi
dalıyor uykuya
yap a yalnız kalıyorum odada
yalnızlığın sessizliğini dinlerken şurda
usta, yalnızlıkla ilgili bir masal anlatsana…
yalnızlık lazım bu yalnız akşamlarda
o kadar sek bir yalnızlık olmalı ki
sadece ben olsun dünya
aşkları aldatmamış
dostları terk etmemiş
hatta döllenmemiş
bir yumurta gibi ana rahminde
kısacık bir an yalnız kalıp
sonra yok olsa
Ustam, şurdan bir kişilik yalnızlık uzatsana…
18 Temmuz 2010 Pazar
istanbol
konstantinapolisten bu yana
böyle devrim görülmedi mirim
hayırlı uğurlu olsun
vurduk cinsel devrimin gözüne gözüne
burası istanbol
kimsenin aradığı ilişki değil
ayırd etmeden evlisi bekarı
umursamadan cinsiyeti adedi yaşı
doldurup dans pistlerini
dans ederler
sürtüne sürtüne
gece klüpleri ağzına kadar dolu
kerhaneler dolu
yataklar yorganlar dolu
her yer dolu bu şehirde
ta grekten yana beri görülmedi böyle eğlence
kalpler hariç
her yer dolu
cinsel devrime bak hele!
böyle devrim görülmedi mirim
hayırlı uğurlu olsun
vurduk cinsel devrimin gözüne gözüne
burası istanbol
kimsenin aradığı ilişki değil
ayırd etmeden evlisi bekarı
umursamadan cinsiyeti adedi yaşı
doldurup dans pistlerini
dans ederler
sürtüne sürtüne
gece klüpleri ağzına kadar dolu
kerhaneler dolu
yataklar yorganlar dolu
her yer dolu bu şehirde
ta grekten yana beri görülmedi böyle eğlence
kalpler hariç
her yer dolu
cinsel devrime bak hele!
14 Temmuz 2010 Çarşamba
10 Temmuz 2010 Cumartesi
6 Temmuz 2010 Salı
30 Haziran 2010 Çarşamba
rica
şair sanrılı fanilerin ağızlarında sakızdı ölüm,
şişirip patlattıkça inadına dirilirlerdi.
bir an gelip, dikilse karşılarına, korkudan
mecnun olur yazgıya , mutlaka delirirlerdi.
şişirip patlattıkça inadına dirilirlerdi.
bir an gelip, dikilse karşılarına, korkudan
mecnun olur yazgıya , mutlaka delirirlerdi.
23 Haziran 2010 Çarşamba
22 Haziran 2010 Salı
asal
gözlerimin avuçlarında
bir cinayet aleti gibi
saklamaya çalıştığım
aşkın gizli bahçesinin dalı
incecik
parmaklarım gibi
derine
en derine
heyecanlarımı
dik keser gözlerin
ve
siyahkar bir isyan gibi
kesilmiş selamınla
sana aşkım bölünür
ya sana
ya da yalnız
kendine
bir cinayet aleti gibi
saklamaya çalıştığım
aşkın gizli bahçesinin dalı
incecik
parmaklarım gibi
derine
en derine
heyecanlarımı
dik keser gözlerin
ve
siyahkar bir isyan gibi
kesilmiş selamınla
sana aşkım bölünür
ya sana
ya da yalnız
kendine
21 Haziran 2010 Pazartesi
19 Haziran 2010 Cumartesi
göz tutulması
aşk
gözlerine tutulmuşken
süper lüks daire rahatlığında
dışardan baktığında
üç artı bir
güneş alır
ferah sanılır
deniz görür
düşünmeden
dalınır
girdikçe girilir
sığılmaz içine
ben de
sığamadım
içine
sığ madı
içim
içime
aşk dışardan dört başı mamur
içerden
girişi var çıkışı yok
sarhoş eden sığ bataklık
gözlerine tutulmuşken
süper lüks daire rahatlığında
dışardan baktığında
üç artı bir
güneş alır
ferah sanılır
deniz görür
düşünmeden
dalınır
girdikçe girilir
sığılmaz içine
ben de
sığamadım
içine
sığ madı
içim
içime
aşk dışardan dört başı mamur
içerden
girişi var çıkışı yok
sarhoş eden sığ bataklık
10 Haziran 2010 Perşembe
Gecenin Yarısı; "Babil"
Dileğimdir;
Parmakların aralarken saçlarımın gecesini
Okşasın sözlerin gün doğumu misali
Tan ımın en karanlık
En tenha yerini
Misal;
Uzun bir kumsal gibi uzanırken gece önümüzde
Dilinin dalgaları vurup kulaklarıma
Çakıltaşı sahilindeki iki deniz kabuğu eder de
Fısıltılarımızı içine gizlerse
İşte öylesi bir gece
Dilini konuşur dilim
Kalpler çatırdar büyük bir gümbürtüyle
Güvercinlerim havalanır aniden, Kanatlanır
genişledikçe genişler, Zaman
omuzların kanatlanır
Tarihin gördüğü en sheakspearvari gece olur
Babil yıkılır
Parmakların aralarken saçlarımın gecesini
Okşasın sözlerin gün doğumu misali
Tan ımın en karanlık
En tenha yerini
Misal;
Uzun bir kumsal gibi uzanırken gece önümüzde
Dilinin dalgaları vurup kulaklarıma
Çakıltaşı sahilindeki iki deniz kabuğu eder de
Fısıltılarımızı içine gizlerse
İşte öylesi bir gece
Dilini konuşur dilim
Kalpler çatırdar büyük bir gümbürtüyle
Güvercinlerim havalanır aniden, Kanatlanır
genişledikçe genişler, Zaman
omuzların kanatlanır
Tarihin gördüğü en sheakspearvari gece olur
Babil yıkılır
5 Haziran 2010 Cumartesi
güneşli
The Doors - Riders On The Storm New Stereo Mix .mp3 | ||
![]() | ||
![]() | Found at bee mp3 search engine | ![]() |
sırt üstü çimenlere uzanılası bir gün gibisin
bol mavi
az bulutlu
ve güneşli
-hatta-
böyle bir gündeki uçurtma uçurma isteğisin
hem sakin
hem çocuksu
hem de biraz ümitli
-olur ya-
hiçbir uyuşturucunun uyutamayacağı geceler vardır
bilirsin
öyle bir gecenin ninnisi;
elinde barış çayı çubuğu
ağzında tarçınlı bir sohbet tadı
ve karşındaki
-sanki-
hiç tanışmadığınız zamanlardan kalma
bazen yar
bazen yara
bazen de yaren miş
hani üstadın dediği gibi
keşke yalnız bunun için sevebilseydim seni

25 Mayıs 2010 Salı
kısmet
fotoğraflar
sadece fotoğrafların
aklımda
beden ne yaparsa yapsın
dönen ne dünya
ne şans
aklımın hemen yanında
ucundan kıyısından anların biraz
sadece fotoğrafların
aklımda
beden ne yaparsa yapsın
dönen ne dünya
ne şans
aklımın hemen yanında
ucundan kıyısından anların biraz
24 Mayıs 2010 Pazartesi
git başımdan!
istiklalde bir gece yarısı
çöplük kokan sokaklarda
göğsümde uzunca bir kumsal yarası
gecenin karasından -kara gözlerimin- kara
kocamış istiklalin karasından karası
bunca karalar arasında
-hiç alakası yokken-
parlayan yıldızları hatırlatma bana
girme aklıma
git başımdan!
an'lar an'ılar geçiyor birbiri ardından
zamanla hepsi senden biraz noksan
saat gecenin bir yarısı
gecenin sessizliğinden duysan ya
nefesimde kumsal havası
-hal böyleyken-
gök aysız
kumlarım sensiz
kumsalım sessiz kaldı
anlarımı anılarıma
kumlarımı kumsalıma
beni bir'aya
bırak
bu aşk dile düşmeden
ya gel yanıma
ya da al şu aklı
git başımdan!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)