19 Temmuz 2009 Pazar

sob(e)be

hayatım boyunca pazar günlerinden nefret ettim
bugün içimden bir ses ;
"günlerden nefret etme. boşver" dedi
durdum. gerçekten pazar'ın hiç suçu yoktu. senelerce inanılmaktan sararmış önyargımı buruşturup fırlattım çöp kutusuna.
basket oldu.
pazarlar artık diğer günler gibi sıradanlaştılar.
ben onların saçlarını okşadım,
onlar benim franssaçlarımı okşadılar.
barış çubuğu tüttürdük.

pazardı ve güneş sabah kalkar kalkmaz aradı. kafamız bomboş olsa da gözlerimize baktık özlediğimizi fark ettirmemeye çalışarak...

son bir aydır hayat eğlenceli bir hal almıştı ve bir cumartesi eymir kenarında kırmızı lolipopelbisemle onu öpüp sobelemiştim. nefes nefeseydik.
bana fena halde benziyodu güzellik.
artık kaçma sırası bendeydi...
klipteki gibi harbiye'den istiklal'e koşmaya başladım.

Seni Buldum from Redd

baltaların sap deliğiyle miller açmanın faziletleri...
redd etmeye meyilli, ucundan azıcık çarşı-vari, bir adam... yazmış, çizmiş, hayaller kurmuş, söylemiş. söyledikleri çok da güzelmiş.
sözüm ona bir baltaya sap olamamış.
benim gibi.
annelerimiz söylüyordu.
biz de, olamadık heralde diyorduk.
tüm balta saplarını alıp sistemin balta deliğine sokmak geliyordu içimizden.
derin bir nefes alıp,
balta deliğiyle (yada emniyet kemeri demiriyle)
bir miller açıp,
bir sigara yakıyorduk
.

Hiç yorum yok: