15 Şubat 2010 Pazartesi

gri korsan

Bu sabah metrobüse giderken, Kadıköy Belediyesi'nin bahçesinde, çalılıkların arasında sabah telaşındaki insanları izleyen gri bir yastık kedisi gördüm. Pisi pisi diye çağırdım. Hemen geldi. O kadar sevimli bir suratı vardı ki güldüm farkında olmadan. Yüzünün yarısında korsan gibi ya da maske gibi bir grilik vardı. Konuşur gibi miyavlayarak cevapladı pisipisimi. Yemek için çağırdığımı sandığından ön ayaklarını duvara koyup kafasını uzatıp elime baktı. Avucumda birşey göremeyince, kınayan bir bakış fırlatıp gitti. Anladığım kadarıyla şöyle bir konuşma geçti aramızda;

pınar: gel pisi pisi pisi...

gri kedi: aa... merhaba. yemek mi verceksin bana?

pınar: sen ne kadar güzelsin öyle?

gri kedi: (patiler duvarda, kafa uzanmış) göremiyorum ki? elinde ne var bakayım bi, ne vereceksin?

pınar: korsaan.. ama, ne kadar güzelsin sen.

gri kedi: amayaavv elin boş be ablacım!
olmaz ki böyle!
bu karizmayla beni duvarlara tırmandırıyorsun. madem elin boş, neden kedi çağırıyorsun?
neyse yine de sevdim seni.
bi dahakine boş gelme ama.
hadi çav
hatta mi-yavv

Hiç yorum yok: