12 Ekim 2009 Pazartesi

aradığınız kapıya şu anda ulaşılamıyor. lütfen daha sonra...

kalbin anahtarı olsa keşke. çok canını yaktığında kitleyip gidebilsen tatile.
bir arkadaşına bıraksan anahtarı. arada bir çiçeklere su verse...
uzaklaşsan kalbinin o durmadan atan damarından, beyninin kıvrımlarına girsen, hayalgücü filan işte...
kapıların telesekreteri olmaması ne güzel, telefonu da yok kalbin. sen yokken uğrasa da bulamaz yani.
kafan rahat.
döndüğünde birikmiş notlara, faturalara bakıp, sehpanın üzerine uzatsan ayaklarını.
açsan bilgisayarı, maillere baksan ve acıklı olanlar bile komik, can sıkıcı her an'ı ışık yılı uzak gelse...

oh be! ne işim varmış o zibidiyle?



unutulmuş diller ve dinler vardı.

hayatın anlamı böyle fısıldadı,
ve biz pınarları, denizlere aksınlar diye çıkardık kaynaklarından.

siz kimsiniz ulan! toplu eylem yassah. dağılın! (her zamanki polis müfettişi)

kuşlar havalanmış cıvıltıları, şırıltılarına karışmış.
ve olmayan bir evrenin tanrısı bunları sırf kendi iç huzuru için canlandırmış gözünde.
bu kadar abi.
daha ne olsun?
alt tarafı bir blog sayfası burası.

dağılın polisi kızdırmadan siz de.

1 yorum:

VâveylaBaba dedi ki...

kaç kaç kaç!