14 Eylül 2009 Pazartesi

ağlama değmez hayat. bu gözyaşlarına.

Sevmiyorum.
Ankarada kutlanan! doğumgünlerini de, doğumları da, günleri de.
En son 23 yaşında, uyanıp doğumgünüm olduğunu hatırladığımda ağlamıştım.
Aslında matah bir durum da değildir benim ağlamam. Bir japon çizgi film karakteri ne kadar çabuk neşelenir ayakları yerden kesilirse o kadar çabuk da bahçe hortumu hızıyla ağlayabilir. Benim gibi. neye ağladım bilmiyorum. asla görmek istemediğim eski sevgilimin sırf doğum günüm için gelmesine mi? bir yerlerde teğet geçtiğim başka bir astral tanrının, doğum günü haftasonunu anlayıp, bana son parasıyla aldığı küçük pastaya mı?
arife hediyem nadal-del porto maçından sonra doğumgünü mesajım federer finalini kaçırdığıma mı?
artık finallerin federer nadal arasında olmamasının bir anlamı olduğuna mı?
doğumgünlerinin alışkanlıkların değişmesi ya da değişen alışkanlıklara dair birşey olduğuna mı?
neye ağladım acaba?
olsun ağlamak güzeldir. bitmesi gerektiğinde biterse.

Hiç yorum yok: