Tertemiz bir kağıt seçersin.
Güzel de yazan bir kalem.
Özenerek yazmak üzere oturursun.
Neler neler yazacaksındır,
O bembeyaz sayfalara.
Okuyanın gözleri,
bir kuş sürüsünün dalgalanarak uçuşu gibi,
dolaşacak satırlar arasında
ve aynı bir kuş gibi hafif hissedecek dersin.
Sonra,
kontrol edemediğin,
beklenmedik,
saçma bir şeyler olur.
Düşünmeden yediğin sandviçin içindeki
peynir düşer ve yağ olur sayfa. Ya da kahveye çarpar elin
dökülür kazayla.
Artık eskisi kadar temiz ve ilham verici değildir sayfa.
Hevesin kaçar.
Sayfayı leke yüzünden atmak istemezsin.
Ama artık o sayfaya yazmak da.
Bu sabah böyle hissederek uyandım.
Sanki çok güzel bir kağıt ve kalemim olmasına rağmen
aptalca,
düşüncesizce,
beceriksizce
kağıdı kirletmiş
kullanılamaz hale getirmişim gibi.
Aslında başka amaçlar için kullanılsa
ya da başka birinin eline geçse
çok daha etkileyici olacakken,
kafasına sadece kağıt gölgelik yapan birinin eline geçmiş gibiyim,
ve o vizyonsuz bizzat benim.
Sınavdan kaldığım kesinmiş de,
kaçla kaldığımı öğrenmeyi bekliyor gibiyim.
Sanki kurallarını öğrenemediğim bir oyunda
beni kandırıp
sürekli yeniyorlar
ve zaten
kazanmama hiç izin vermeyecekler gibi.
Üniversitede Saye adında bir kız vardı.
Uzun, sağlıklı kumral saçları, avrupai yüz hatları, rahat tavırları ve derslerde girişkenliğiyle, sınıfın her
anlamda en dikkat çekici kızıydı.
Dikkat çekemediği zamanlarda, çizim masalarının üstüne çıkar zıplar bağırmaya başlardı.
"Herkes bana baksın, herkes bana baksııııaaaaannn"
Okuldayken sessiz ve silik bir tip olduğum için dikkatini çekmemiştim.
Benim kadar güvensiz ve iddiasız biri için fazla havalıydı.
Büyük bir bankaya işe girdiğimde benimle daha sık görüşmeye başlamıştı.
Bir gün bankadan bir arkadaşımla otururken bizi aradı evine davet etti.
Gop'daki evine geleceğin parlak müdür adaylarından çapkınlığıyla meşhur Orkunla gitmiştik.
Evine girdiğimizde bizi odasına aldı. Orkunun elinden tutup birlikte yatağa uzandı.
Mumlar plaklar ve hazırlanmış ortamla sadece onunla tanıştıracağım adama
hazırlanmış gibiydi. İkisini baş başa bırakıp salondaki kitaplığa gittim. Döndüğümde
aldığı bikiniyi giyip göstermek için ısrar ediyordu ama Orkun ayaktaydı.
Acelesi ve yetişmesi gereken bir yer olduğunu kalkmamız gerektiğini söyleyerek kaçtı.
O kadar güzel bir kızın kendini o hallere sokması çok garip gelmişti.
Ama anladım ki Saye istediğini elde etmek için her şeyi yapan o kızlardandı.
Ben değildim.
Saye bir gün sevgilimi ayarttı. İkisini de bıraktım.
Sonra bir gün okuldaki yakışıklı ve genç hocalardan birinin ani bir şekilde karısından boşandığını
ve Sayeyle olmaya başladığını duyduk. Bir süre birlikteydiler.
Sonra o hocanın en yakın arkadaşının karısından boşanarak Sayeyle olduğunu duyduk.
İki arkadaş küstüler.
Saye adamla evlendi.
Kocasının Bölüm Başkanı olduğu okulda
Profesör oldu.
Bense Hiç.
Sanki tek şansım olan bir sınavda,
sınav kağıdını mahvetmişim
ve şimdi
sınav kağıdı olarak
kendime bakıyor gibiyim.
Kurallarını hiç sevemediğim bir oyunda
Kaybedeceği baştan belli olan
Ve hiç bir gruba kabul edilmeyen o kişiyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder