11 Haziran 2010 Cuma

ah deniz


Hayat benim için "h" harfini yazdığım o an başladı.
Sabahları hepiniz gibi uyanıyorum ben de. Banyo ziyareti, giyinme, toplu taşım araçları, işe gitmeler, eve dönmeler... Zaman dediğimiz hayat akıyor. Herkesin sıkıntıları dertleri var kendine göre. Güneş doğuyor, batıyor, hasta olunuyor iyileşiliyor, çiçekler sulanıyor, arkadaş sohbetleri oluyor bazen, bazen mesaiye kalınıyor, insanlar dertlerini düşünüyorlar bazen ve güneş batıyor. Hayat dediğimiz zaman böyle geçip gidiyor.
Ve aslında hayat benim için şu anda başlıyor.
O kadar uzun zamandır şiir dışında birşey yazmamışım ki, aslında parmaklarım sadece dümdüz bir paragrafın tuşlarında dolaşmak istiyor. Sigara her zamanki gibi öksürtüyor, kola hala yasak ama içiyorum arada, sporu tamamen bıraktım, gece hayatı son hız devam, bir de gribim üstelik kaş yapayım derken bu pazar kaş bizi bekliyor. Ak deniz sen ne güzel heyecansın. Öyle bir 4 gün var ki önümde sanki 40 gün 40 gece.
Kırk gün kırk gece düğünlerle ilgili yaptığımız geyikler rüzgar olup esiyorlar başka sohbetlere, sanki ak bir deniz beni sohbete çağırıyor.
Dünyanın tepesinde bir kartal yuvasından, akdenize bakmaya gidiyorum. Kitaplarım, kremlerim, yara bantlarım ve müziklerim hazır. Mamadonna ikilisi madonnanın belki de tanrı olduğunu ispat edebilecek mi? Yaz sonra!

Hiç yorum yok: